Çocuk büyütürken yaptığımız hatalar?
Çocuk yetiştirirken yapılan hatalar neler? Ne kadar zor bir soru hadi hazır gıdalar yedirmeyelim aşı ve muayenelerini aksatmayalım, kola da içmesin sebze de yesin… ama bunlar sağlıklı bir şekilde bedenini büyütmek için peki çocuğun ruhu, kalbi, sevgisi, merhameti, aklı, özgüveni nasıl büyütülecek.
Keşke beslemek kadar kolay olsaydı, Ebeveynlik zor hele hayata dair başka kaygılarla uğraşırken ama üstesinden gelinmeyecek iş değil. Bazen yardım da almak gerekiyor çünkü sağlam ruhlu çocuklar sağlam ailelerden çıkıyor.. bilmiyorsak öğreneceğiz.. Pedagog Necla Çağlayan’ın konuşmasından bölümler..
Her çocuk doğduğunda .. Bir anne doğar …
Bir kadın anne… Bir erkek baba olur…
Bir başka kadın anneanne , babaanne .. Teyze , hala olurken ;
Bir başka erkek de birdenbire dayı veya amca oluverir..
Anne – baba sahip oldukları çocukla aile olduğunu hisseder..
Yaşam , farklı bir boyut kazanmaya başlar..
Bundan böyle sevinçler.. umutlar.. hayaller.. çocuk üzerinden kurulmaya başlar…
Çocuğun gideceği okullar , edineceği başarılar , hatta kuracağı işler dahi annenin , babanın hayallerini süslemeye başlar..
O güne kadar sahip olunmayan sevinç ve mutluluklar ;
Bir o kadar da büyük korku ve kaygıları beraberinde getirir..
“ Ya bir aksilik olursa ! ..” “ Ya yanlış yaparsam !..” “ Ya..” “Ya..”
Sahip olma sevinci , yanlış yapma.. Hatta kaybetme korkusuyla birlikte büyümeye başlar..
NEREDE YANLIŞ YAPTIM ?…
Çocuk büyütürken yanlış yapmamak imkansız olduğu halde , düzgün gitmeyen birşey olduğunda , her anne – baba kendisine şu soruyu sorar “ Nerede yanlış yaptım ? “
Bu soruyu kendisine sormamış olan anne – baba yok gibidir..
Zira Türk toplumu olarak bizim normlarımızda , anne – babaların , çocukların yaptıkları herşeyden sorumlu tutulmaları gibi önemli bir ölçüt vardır !
Bu kültürel beklenti , anne – babalar için sorumluluğun ötesinde bir yük teşkil eder..
Kültürel beklentiler toplumdan topluma biçim değiştiriyor olsa da ; değişmeyen şey çocuğu eğitme sorumluluğunun birinci derecede anne – babaya düşüyor olmasıdır..
ÇOCUĞU EĞ – İTMEK ?..!…
Eğitim sözkonusu olduğunda , atasözleri ve özdeyişlerimiz bize yön verir..
Örneğin “ Ağaç yaşken eğilir …” söylemi eğitim sözcüğünde hayat bulur..
Eğitim , “ Eğ” mek ve “ it”mektir…
Küçük yaşlarda olumlu alışkanlıklar kazandırmak ve ileri doğru itmek anlamına gelir…
Sevgili anne – babaları yanlış yapmalarının suçlusu değil ama doğru eğitmemenin sorumlusu olarak görebiliriz…
ÇOCUKLARIMIZ KİMİN ?
Çocuğun varoluşu , biyolojik olarak anne ve babaya ait olduğu kadar , kültürel olarak topluma , hatta evrensel olarak tüm dünyaya aittir..
Lübnanlı düşünür Khalil Gibran , ne güzel söylemiş :
“ Sizin diyebildiğiniz çocuklarınız
Gerçekte sizlerin değildirler.
Onlar kendini özleyen hayatın oğulları ve kızlarıdırlar..
Sizlerin yanındadırlar ama sizlerin malı değildirler…
Onlara sevginizi verebilirsiniz ama..
Düşüncelerinizi asla !..
Çünkü onların kendi düşünceleri vardır..
Kendinizi onlara benzetmeye çalışabilirsiniz ama
Onları kendinize benzetmeye çalışmayın
Çünkü hayat ne geriye gider …
Ne de geçmişle ilgilenir…. “
Çocuklarımız bize sevmemiz ve eğitmemiz için gönderilmiş hediyelerdir..
Onları eğitimden yoksun bırakmak en büyük yanlışımız olur..
BİLİNÇLİ ANNE – BABALIK
Geleceğin çocuğunu eğitmek ne biyolojik ne de kültürel
anne – babalıkla mümkündür..
Bilinçli anne – babalık geleneksel olan ile doğru olanı ayırt etmek demektir..
Bilinçli anne – baba : çocuğun herşeyini kusursuz yapmakla övünmek yerine ; çocuğun her yaşta yapabileceği şeyleri ona yaptırma disiplinini kazandırmayı amaçlar..
Kendini çocuklarına adayan anne – baba olmayı değil ; çocuklarına hayatı öğreten , kendi hayatının güçlükleriyle başa çıkabilen bireyler yetiştiren anne – baba olmayı bilir.
Bilinçli anne – baba
Öğüt veren değil .. Örnek olandır..
Paylaşandır..Anlayandır..
Sevgi ve saygının karşılıklı olması gerektiğinin bilincindedir..
NEDEN YANLIŞ YAPIYORUZ ?..
Bütün anne – babalar iyi niyetlidir..
Çocuğa kendi bildikleri biçimde davranırlar..
Kimi zaman “ Bilgisizlik” , kimi zaman “ Toplumun yanlış gelenekleri ” , kimi zaman ise “ Büyüklerin psikolojik doyumsuzlukları” , yapılan pek çok yanlışın sebebi olmaktadır..
Çocuk , kendisi için
Kendi kişilik çizgisinde ,
Kendi varoluşu için gelişmektedir..
Buna engel olacak herşeye karşı durur..
Yetişkinlere düşen bu gelişime destek olmaktır..
TEHLİKELER ve KORKULARIMIZ
Yetişkinin görevi ; çocukları korkudan korumak , gerçek tehliklere karşı uyarmak , onlarla başa çıkma yollarını öğretmektir..
Ancak büyüklerin kendi endişe ve korkularını çocuklarına yansıtmaları sık görülen durumlardandır…
Çocukları tehlikelere uyarmak ebeveynlerin önemli görevlerindendir…
Ancak uyarırken onları “ hareketsiz kılacak “ , “ kararsız yapacak “ , cesartesiz bırakacak “ tutumlar tamamiyle yanlıştır..
Bunlar özgüveni sarsar… Özgüvenin sarsılması problemlere yol açar..
Pek çok korku yetişkinler tarafından “ kasıtsız “ olarak çocuklara öğretilir.. ( Karanlık , deprem , hayvan korkuları ..)
Bir de disiplin amacıyla korkutmak vardır …;
Çocuklar yaramazlık yapmasınlar diye “ yanlız bırakılmakla “ ,
“ doktora gönderilmekle “ hatta “ anneleri tarafından terk edilmekle “ korkutulurlar ki ;
Bu tutumlar tamamiyle yanlıştır..
ANNE – BABALAR EN ÇOK HANGİ HATALARI YAPIYOR ?
DAVRANIŞ SINIRI..
Türk aileleri genellikle söz verdikleri maddi şeyleri yapıyor..
Yaramazlık nedeniyle dışarı çıkmama cezası gibi bir cezanın uygulanması konusunda ise çocuğuna kıyamayıp sözünü tutmuyor..
Davranışlar ile ilgili kısıtlamalarda kararlı ve tutarlı olmadıkları gözleniyor..
Cezanın uygulanmadığını gören çocuk , benzeri durumda aynı şeyi ağlayarak tutturup sonuca ulaşıyor…
Çocuk , kendisine verilecek olan cezadan haberdar olmadığında , anne – babasına güveni sarsılıyor…
Anne – baba fikir birliği yapmadığında çocuklar sınırları kavrayamıyor…
Anneler sınır koymaya açık… Babalar çocuğun dediğini yapmaktan mutlu..
Babalar genellikle büyüyünce geçer diye düşünüyor…
ELEŞTİRİLMEYİ ÖĞRENMEK..
Çocuk , eleştirilmeyi öğrenemezse büyüyemiyor..
Anne – babasının yanında eleştirilmeyi öğrenmiş , hatta bazen sert bir şekilde eleştirilmiş çocuklar , başkaları tarafından eleştirildiklerinde bu durumu doğal karşılıyorlar..
Ebeveyni tarafından eleştirilmemiş , sürekli kabul görmüş çocuklar ise , her eleştiride kendilerini “ suçlu “ , “ yetersiz “ , “ güvensiz “ hissederler…
AŞIRI DENETİM ; pasifleştirir…
AŞIRI SEVGİ ; bağımlı kılar…
AŞIRI HOŞGÖRÜ ; bencillik yaratır…
10 ALTIN KURAL
- ZAMAN AYIRIN ..
“ Para yerine koyulabilir , zaman asla geri getirilemez “
- MÜKEMMEL OLMAYA ÇALIŞMAYIN
“ Mükemmel değil , seven – koruyan – kabul eden anne-baba olmayı tercih edin. . Hatalarınız öğrenme fırsatıdır.. “
- SÖYLEDİKLERİNİZDEN ÇOK YAPTIKLARINIZ ANLAM TAŞIR
“ Uzun konuşmalar, nasihatler yerine, dürüst ve şefkatli olmayı tercih edin . “
- DİNLEYİN
“ Konuşmadan önce çocuğunuzu dinleyin.. Siz ne kadar dinlerseniz çocuğunuz size o kadar çok şey anlatır..”
- ÖZGÜVEN
“ Özgüven ruh sağlığının temel taşıdır. Yaşına uygun olarak seçimlerini yapan , kararlarını alan çocuklar , özgüvene sahip olurlar..
- CEZA
“ En etkili ceza zamanında verilen, neyi, neden onaylamadığınızı anlatan cezalardır…”
- DOĞRU CEVAP VERİN..
“ Çocuğunuz size soru sorduğunda ; basit ve güvenilir bir cevap verin.. Ayrıntılı bilgi bir varil suyu bir bardağa doldurmaya benzer.. Kısa – net – doğru bilgi yeterlidir… “
- ÇEVREYE SAYGI..
“ Yaşadığınız çevreye saygı göstermeyi , günlük yaşamın önemli bir parçası haline getirin.. “
- SİZ ÖZELSİNİZ..
“ Arkadaşlar , öğretmenler , akrabalar , komşular ilgi çekici olsalar da , anne – babalar EŞSİZ ve ÖZELDİRLER !.. “
- EBEVEYNLİK
“ Sandığınız kadar kolay , korktuğunuz kadar zor değildir !!! “
Bütün bunları ve daha fazlasını, bir kahve sıcaklığında konuşmak üzere..
Toplantı tarihi: 21 Mart Çarşamba
Toplantı saati: 18.00 – 20.00
Pedagog Necla Çağlayan
Play To Learn Preschool
Fotoğraf: healthmango
1978 doğumlu, 3 çocuk annesi çalışan arada bulduğu kaçamak vakitlerde annekaz.com u yazan, yazarken büyük keyif alan bir deli hatunum. Bana [email protected] dan ulaşabilirsiniz…