Hep masada kaybediyoruz
Tarihimize bakın her zaman masada kaybetmişizdir. Şavaşlarda el ele verip topraklarını koruyan bir millet tarihin en kötü anlaşmaları ile eli kolu bağlanmıştır. Bu kötü günlerde de aynı durum ile karşı karşıyayız. Adeta savaştan çıkmış gibi içler acısı bir haldeki Van’a binlerce insan kahramanca milyon liralık yardımlar gönderiyor her gün tırlar kamyonlar dolusu malzeme vs ile giriyor ama ya dağıtılamıyor ya 3. dünya ülkeleri kapanın elinde kalıyor ya da daha şehire girmeden yağmalanıyor. Ben izlerken kendi insanlığımdan utanıyorum kalbim dayanmıyor artık kapatıyorum televizyonu.
Çok mu zordu acaba? o kadar kimlik numarası çıkarıldı sayım yapıldı kaç aile var kaç kişiler hangi aileye kaç çadır lazım tabi insanlar da sabırsız. Hemen başımızı sokacak bir çadır bulalım istiyorlar. Alabilen 3 tane alıyor alamayan zavallıdı da zaten gazeteci kuşatmasında nerde bu devlet nerde bu millet isyanlarında.
Kızılay’ın en öncelikli ve ağırlıklı işi çadır beceremedi nasıl olduysa olmadı, Afet masasının işi organizasyon o da olmadı. Görünen o ki güvenlik güçleri şehire giren yardım kamyonlarını da koruyamadı.. Bu tür organizasyonları devletin beceremediği kesin o zaman profesyonel artık afet konusunda uzmanlaşmış ekiplerden afet yönetimi konusunda geniş tabanlı işe yarayacak eğitim alması şart. Hoş deveye sormuşlar neden boynun eğri diye nerem doğru ki demiş. Günlerce televizyonda gösterilen ‘teknolojinin son harikası’ Kızılay’ın mevlana evleri de ortada yok. Sanıyorum artık mevlana evlerinin üretimi durdurulmuş. Son kalanlar da Van’a gönderildi dediler ama görmedim. O çadırlarla kış nasıl geçecek bu kadar insan nerye yerleşecek aklım almıyor. Depremden canlı çıkanları sıkı bir mücadele bekliyor Türk halkı üstüne düşeni yaptı daha da yapar ama delik bir kovayla su taşımakta çok zor!
Not: Fotoğraflar flickr den,belki de bu şekilde kendi imkanlarıyla çadırlar yapanlar olacaktır ama şimdilik fotoğrafa bakınca romantik bir hayalden öteye gidemiyor.
1978 doğumlu, 3 çocuk annesi çalışan arada bulduğu kaçamak vakitlerde annekaz.com u yazan, yazarken büyük keyif alan bir deli hatunum. Bana [email protected] dan ulaşabilirsiniz…
Kesinlikle katılıyorum organizasyon eksikliğine. Fakat insanlar bize düşmeyecek korkusuna kapılmasalar yada fazlasını istemeseler işler daha kolaylaşırdı.Daha kamyonlar gideceği yere ulaşmadan üzerine çıkıp yağma ediliyor.Bu da can sıkıcı bir başka konu.Kim ne götürüyor bilinemiyor.Sen dünyanın her bir yanına yardımlarını ulaştır kendi ülkenin bir şehrine tam olarak ulaştırama yada öyle söylensin. Aslında söylenenlerin hepsine de inanmamak lazım.Yada şu soruyu sormak lazım: O zaman nereye gidiyor bu kadar yardım?
Kesinlikle doğru yağma ve insanların sabırsızlığı hatta tamahkarlığı sonucu pek çok insan mağdur oluyor. Çok üzülüyorum..
İnsanlar tamahkar ve bencil olunca devlet ne yapabilirki ?Burada en çok o acıyı yokluğu yaşayan insanlara görev düşüyor aslında. Kendi ihtiyacını giderdikten sonra diğer ihtiyaç sahibinede hak tanımalı.Ama nedense tam tersi oluyor.Ne koparırsak kardır gözüyle bakıyorlar olaya.Japonyada ki Tsunamiden sonra insanların sessiz sessiz yardım kuyruklarında sıralarını bekleyişlerini hep beraber gördük.Hiç bir karışıklık yoktu yardımların dağıtımı sırasında.Bu sanırım eğitimle alakalı.36 milyon nufuslu Tokyoda (istanbulun 2 katı) tren kuyruklarında tek bir karmaşa, veya itiş kakış görmedim.Herkes tek kişilik sıra halinde bekliyor ve sırası gelince biniyor.Gıpta etmemek mümkün değil :( Bence her şeyi devletten beklememek lazım…